logo
 
 

KAYGI BOZUKLUĞU BELİRTİLERİ

HER canlıda temel olarak bulunan hayatta kalma içgüdüsü söz konusudur. Ortaya çıkan tehlike ya da sorunlar karşısında, biyolojik bir tepki olarak vücut tarafından hayatta kalma içgüdüsü devreye girmekte ve potansiyel tehlikeye karşı bir korunma sistemi olarak kaygı oluşmaktadır. 
 
KAYGI bozukluğu ise, kişinin ruhsal, zihinsel ve bedensel işlevselliğini olumsuz yönde etkileyen, süresi ve belirtileri içinde bulunulan duruma uygunluk göstermeyen çeşitli kaygı durumlarına verilen genel kapsamlı bir tanımdır.
 
ü  Kişinin kaygıdan dolayı meslek ve aile yaşamında güçlüklerle karşılaşması,
ü  Arkadaş, komşu, tanıdık ve aile üyeleri ile olan ilişkilerde sorunlar yaşaması,
ü  Günün büyük bir bölümünde kişinin aklını olumsuz yönde meşgul etmesi,
ü  Kişinin korku ve kaygılarını kontrol altında bulundurmakta güçlük çekmesi,
ü  Bu sorunların en az 6 aydır devam ediyor olması durumlarında kaygı bozukluğundan söz edilebilir.
 
 
 

KAYGI İLE BAŞA ÇIKMA YÖNTEMLERİ:
 
Elimizde olan sadece bugün olsa ve insanların tepkilerini umursamadan yaşayabilsek, bu kadar kaygılı ve endişeli olur muyduk? Cevap, hayır…
O zaman, kendimize gereken ilhamı yaratmak için daha somut yollara ihtiyacımız var:

1.      Hayatı sadeleştirmek
Sade güzedir; bunun için minimalist bir yaşam tarzı edinebiliriz. Odaklanmayı zorlaştıran, bizi yolumuzdan alıkoyan fazlalıkları hayatımızdan çıkardığımızda hem zamanı verimli ve yararlı kullanmış hem de hayatı daha yaşanabilir hale getirmiş oluruz.
 
2.      Sanatsal bir aktivite ile ilgilenmek
 
Boş zamanlarınızda kendinizi yetenekli gördüğünüz konularla ilgilenmek sizi rahatlatacaktır. Müzik, resim ya da yazı yazma gibi uğraşlar psikolojik durumunuza iyi gelecektir. Endişe duyulan şeyler, çoğu kez kâğıda döküldüğünde önemini ve ihtişamını yitirir. Fikirler, planlar ve yapılacakları yazıya dökün böylelikle zihin daha ferah olacak ve içinizdeki yaratıcı nehirlerin akması sağlanacak.
 
3.      Gökyüzüne bakın, yağmurda yürüyün ve tüm güzelliklerin tadını çıkarın
 
Ara sırada olsa yıldızlara bakın.  Çöp atmak için dışarı çıkmış veya eve dönüyor olsanız da, durun ve yıldızlara bakarken birkaç dakika derin nefes alıp verin. Gökyüzünü izleyin- iki tane aynı bulut bulamazsınız. Hepsi bulut ama hepsi özel ve eşsizdir. Sen de özel ve eşsizsin. Yağmurdan korkma, kaçma, yağmurun altında yürü ve üzerine yağan o yağmur damlalarıyla bütünleş. Üzerinden akan o su damlalarıyla birlikte varoluşun akışını hisset.  Gökyüzü, bulutlar, günbatımı, gün doğumu, ay, yıldızlar ve diğer güzellikleri gözlemle.  Bu hayret verici güzellikler karşısında zihin durur, düşünceler biter, içsel bir sessizlik ortaya çıkar ve içine dalarsın. O an tüm kaygı ve endişeler biter ve korkusuzluğun tadını alırsın.                                                                   
 
4.      Durumu kabullenin ve gelişmeleri kaydedin
 
Kabullenmek, bir duruma mümkün olduğunca iyi uyum sağlamanın ilk adımıdır. Durumu olduğu gibi kabullendiğimizde gerçekliğin farkına varırız. O zaman farklılıklara karşı saygımız çoğalır ve bunları sakinlikle karşılaşırız. Durumu veya duruma dâhil kişileri değiştiremeyiz ancak yaşamımızın seyrini değiştirebilecek olanlar yalnızca biziz. Belli bir duruma çözüm bulmak, geliştirmek, uyum sağlamak, saygı duymak ve bardağın dolu tarafını görmek için en iyi formülü bulmak demektir.
 
5.      Diğer insanların da mutlu olmasını dileyin
 
Gün boyunca rastgele birinin mutlu olmasını dileyin. Bu uygulama zihinde gerçekleşmeli. Bunu o kişiye söylemek zorunda değilsiniz, sadece olumlu enerji gönderin. İşe gidip gelirken, ofiste, spor salonunda ya da sırada beklerken. Kendinizi birine çok sinirlenmiş ya da birine karşı üzgün hissettiğinizde durup onların mutlu olmasını dilemeniz size artı değer kazandırır.
 
6.      Düzenli olarak egzersiz yapmak, gevşeme teknikleri uygulamak ve kaliteli uyku
 
Egzersiz beyinde endorfin salgısını arttırarak daha mutlu, sakin ve daha az stresli olmaya yardımcı olur. Daha da iyisi açık havada, ağaçlarla çevrili bol oksijenli doğada yapılan nefes teknikleri ve fiziksel aktivite ile odaklanmanız güçlenecek, biriken gerginlik atılacak, kendinizi daha huzurlu ve hoşnut hissedeceksiniz. Bu da daha az düşünce ve daha az kaygı demektir. Ayrıca düzenli yapılan nefes ve egzersiz çalışmaları da sağlıklı ve kalite uykunun kapılarını açacaktır. Bedeninizdeki tüm kasları baştan başlayıp ayak parmaklarınıza kadar tek tek gerip gevşetin. Bu egzersizleri her gün 1 kez düzenli olarak uyguladığınızda bedeninizdeki gevşeme ve rahatlama hislerini fark edeceksiniz.


KAYGILARDAN ÖZGÜRLEŞME PROGRAMI İLE
 
·        Daha kararlı, esnek ve tutarlı, eleştiriye ve değişime açık ve kendini tanıyan bir birey olarak yaşamınızı sürdürebileceksiniz.
·        Kendiniz, başkaları ve genel olarak yaşam hakkındaki gerçekçi olmayan beklentilerden kurtulacak, bu sayede yarattığınız olumlu enerji sayesinde daha özgür, yaratıcı ve sevgi dolu ilişkiler kurabileceksiniz.
·        Sürekli başarılı olma kaygısından özgürleşeceksiniz bu da kendinize olan güveni ve saygıyı artıracak ve her şeyin daha kolay yola girdiğini görebileceksiniz.
·        Çoğu kişi için zaman en büyük stres unsurlarından biridir. Bu program sayesinde yapacağınız işleri öncelik sırasına göre planlayıp az zamanda çok iş felsefesiyle zamanın efendisi olabileceksiniz.
·        Toplum içinde bulunma ve iletişim kurma konusundaki çekingenliğiniz gidecek, çevreden kopma ve kaçma isteği yerine tüm insanlık ile bir olma hissi gelecek.
·        Gerginlikten dolayı eklem ve kaslarda oluşan ağrılar gidecek, hızlı ve sağlıksız nefes alıp verme yerine, doğru ve sağlıklı nefes almaya başlayacaksınız.
·        Her zaman üzgün, hasta ve umutsuz duygu durumu sona erecek, her daim kendinle barışık, umut dolu ve yaratıcı potansiyelini ortaya çıkarmaya hazır bir hal içinde olacaksınız.
·        Günlük hayatta yaptığınız her işten zevk alacaksınız bu da hayatı daha dolu ve tatminkâr yaşamanızı sağlayacak.


Korkulan bir olayın (sınav gibi) şiddetinin aşırı değerlendirilmesi, kişinin kendi başa çıkma kaynaklarını aşırı az bir şekilde değerlendirmesi, dış destek faktörlerinin (arkadaş ya da aileden destek gibi) aşırı az bir şekilde değerlendirilmesi. Hem kaçma, hem de kaçınma, benzer bir durumla yüzleşmeyi daha da güçleştirir ve güvenin kaybolmasına neden olur. Kaçınma, rahatsız edici düşüncelerden bilişsel kaçınmayı ve görevlerden kaçınmayı kapsar; aktivitelerde ve performansta azalmaya neden olur.
 
Bu iki duygu zaman zaman örtüşmesine rağmen belli noktalarda birbirinden ayrışır: Korku, bir tehlike anında otomatik bir uyarılmayla harekete geçer. Aniden gözlenen bir tehlikeye karşı koymak ya da tehlike anında ortamdan kaçmak olarak adlandırılan “Savaş ya da Kaç” tepkisini beraberinde getirir. Kaygı ise daha çok kaslarda gözlenen gerginlik, gelecekte olası bir tehdit durumuna karşı tetikte ve dikkatli olma halini ifade eder.
 
Çareyi dışarıda aramak yerine içeride aramalısın. Çareyi dış dünyada değil, iç dünyanda aramak en doğrusudur. Eğer gözlüğünü evde kaybettiysen, evde araman en mantıklısıdır.
Şiddet korkudan daha yıkıcıdır. Şiddet korkunun sonucudur ve korku belirli bir düzeye gelince şiddet doğuruyor.
 
Sorular ‘Ya hasta olursam? Ya oğlumun başına bir şey gelirse? Ya sınavım kötü geçerse? Ya başarısız olursam? Ya kimse beni beğenmezse? Ya herkesin içinde gülünç duruma düşersem? Ya işten atılırsam? Şeklinde başlar çoğunlukla ve ardından bu sorulara verilen olumsuz kehanet tarzındaki cümlelerle senaryolar oluşmaya ve kişide büyük bir kaygı uyandırmaya, kaygı duygusunun paniğe dönüşmesine doğru devam eder.
Sahip olduğumuz yegâne zaman dilimi olan An’dan uzaklaşıp, zihnimiz geleceğe doğru odaklanmaya başladıkça sorular sormaya başlarız kendi kendimize, çünkü  gelecek belirsizdir.
 
Olay gerçekleşince ve olayın içine girince korku kaybolur. Hayatta her türlü hastalık ve kaza olasılığı mevcuttur ve eğer insan tüm bu olasılıkları kafaya takarsa, hayatı bir kâbusa dönüşür, yani bir an bile rahat edemez. Bu acı ve korkulardan kurtulmak için zihni arındırmak gerekir. Zihin arınınca onu aşabilirsin ve o zaman gerçeğe arada zihin olmadan bakabilirsin. Varoluşta her şey mümkündür fakat hiçbir şey kesin değildir. Bu nedenle hiçbir şeyi kesinleştirmeye çalışmayın sadece her şeyin mümkün olabileceğini bilerek yaşadığında korkular kaybolacak ve doyasıya yaşamaya başlayacaksın.

Aslında zihinsel acıyı önlemenin fazla yolu yok, fakat zihinsel acıyı uyguladığımız değişim teknikleri ile önleyebilir ve onlardan tamamen özgürleşebiliriz.
Zihnimizi gelecekle ilgili olumsuz düşüncelerden uzak tutabildiğimizde gelecekte mümkün olabilecek acı korkusundan da kurtulabiliriz.
Bir insan kim olduğunu, nereden geldiğini, neden geldiğini, nereye gittiğini ve neden gittiğini bilmeyince asla mutlu olamaz. Sorunları, endişeleri, korkuları bitmez.

Aslında kaygı, bir ölçüde bizim günlük sorunlarla baş edebilmemiz için hazırlıklı olmamızı, bir tehlike durumunda da hızlı karar verip kurtulmamızı sağlar.
Kendimize sormamız gereken asıl soru, “Ben neden böyle tepki veriyorum? Bu tepkimin altında yatan sebep ne?” sorusudur. Farklı tepkiler vermemize neden olan sebepleri, bu sebepleri oluşturan duyguları, o duyguların altındaki düşünce veya korkuları keşfetmiyor, anlamaya çalışmıyorsak aynı şekilde davranmaya ve aynı sonuçlar almaya devam etmekten başka şansımız yok.

Program detaylarını görmek için tıklayın





 
Dünya Değişim Akademisi
(507) 601 62 99

Tüm hakları Dünya Değişim Akademisi adına saklıdır! Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir.

Dünya Değişim Akademisi gizlilik sözleşmesi

Mobil uyumlu site yazılımı: www.eticaret.com.tr